Türk Film Yapımcısına Amerika’nın En Büyük Film Festivali’nden Özel Davet

Türk film yapımcısı Semih Tareen’in en son filmi olan Yellow, Amerika’nın en büyük film festivali olan Seattle Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmek için özel davet aldı. Bu, Yellow’un ilk film festivali gösterimi değil. Bundan önce Amerika’da Terör Film Festivali ve First Glance Film Festivali’nden de özel davet alan Yellow, ayrıca Latin Amerika’nın en büyük kısa film festivali olan Sao Paulo Uluslararası Kısa Film Festivali’nde de gösterildi.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Tematik Filmler Kuşağı ve “Film Önü” 24’te

    Ödül rekortmeni filmler Salı geceleri Tematik Film Kuşağı’nda 24 izleyicileriyle buluşmaya devam ediyor. Bu haftanın filmi Grbavica – Esma’nın Sırrı’nı sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan ve gazeteci Hakan Albayrak, Film Önü’nde değerlendiriyor.
    Yönetmenliğini Ediz Gülten’in, yapımcılığını Merve Genç’in yaptığı Film Önü, 06 Mayıs Salı gecesi 21:10’da; Tematik Film Kuşağı’nda Grbavica – Esma’nın Sırrı 21:30’da 24 ekranlarında.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Tematik Filmler Kuşağı ve “Film Önü” 24’te yazısına devam et
  • Hep Aynı Film

    Kültür Bakanlığı 2008 yılı 1. dönem destekleri hakkında alınan kararlar burada açıklandı.

    5224 Sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun ve bu yasaya bağlı olarak 2005 yılında çıkarılan 25642 Sayılı Sinema Filmlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik çerçevesinde; Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmekte olan her yıl sinema sanatının gelişimine katkıda bulunmak için yapılan desteklerdir bunlar.

    İlgili yasa gereği Destekleme Kurulu oluşturulmuştur ve bu kurul bu değerlendirmeyi yapmaktadır. Önemli nokta; Kültür ve Bakanlığı ve Telif hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü bu desteklerden doğrudan sorumlu olmayıp bir düzenleyicidir.

    Destekleme Kurulu ise çoğunluğu sinema sektöründen, meslek birliklerinden oluşmaktadır.

    İlgili yönetmelik Madde 9 – “Kurul, Bakanlık temsilcisi ile ilgili alan meslek birliklerinin üyeleri arasından seçtiği birer üye ve sinema ile ilişkili alanlarda temayüz etmiş uzman kişilerden Bakanlıkça belirlenecek üç üyeden oluşur. Kurul üye sayısı onbeş kişiyi geçemez. İlgili alanda faaliyet gösteren meslek birliği sayısının onbirden fazla olması halinde, üye gönderecek birlikler önce kurulmuş olmaları dikkate alınarak belirlenir. Kurulun oluşturulmasında üye bildirimi açısından ortaya çıkan eksiklikler Bakanlıkça giderilir.”

    Ve

    “Kurul üyelerine, yılda on toplantıdan fazla olmamak üzere her toplantı için (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutar üzerinden toplantı ücreti ödenir.”

    demektedir yönetmelik.

    Buraya kadar her şey çok güzel.

    Ancak olay Türkiye ve insanımız gerçeğine gelince birden değişmektedir.

    Geçtiğimiz yıllarda bu destekleme kurullarının ne derece dürüst çalıştıkları şüphelidir.

    Nerdeyse ahbap çavuş ilişkileri ile bu destekler; “körler ve sağırlar birbirlerini ağırlar” noktasına kadar gelmiştir. Bunu konuyu bilen ve içinde olan çoğu kişi yadsıyamaz sanırım. Yoksa ayıp olur.

    Bu desteklerin asıl kaynağı, sizlerin sinema bileti vb. harcamalarınızdan alınan rüsumlardan oluşmaktadır. Bunun bir kısmı bütçeye dahil olurken önemli kısmı ise sinema sektörüne yeni yapıtlar oluşturmak ve sinemanın gelişmesine destek olmak amacıyla bu yolla geri dönmektedir.

    Ticari kurgu film yapımlarına geri ödemeli bir destek verilmektedir aslında. Karşılığında da o kadar bir teminat gerekir.

    Geçtiğimiz yılları ve destekleri hepimiz biliyoruz. Kurul üyesi olabilmek yada kurula üye gönderebilmek amacıyla, olmayan sinema sektörümüzde gereksinimin çok üstünde meslek birlikleri oluşmaya başladı. 2006 ve 2007 yıllarını ve destekleri incelerseniz sonuç ortadadır.

    Kaç filme destek sağlandı?

    Kaç kişi geri ödedi?

    Başarı?

    Ha, bir de zarar eden geri ödemiyor. Oh ne âlâ.

    Anımsıyorum, Yılmaz Erdoğan medyada sitem etmişti, yanlış iletilmediyse. “En büyük katkı benim filmlerimden geliyor, ama benim filmlerim destek almıyor” diye.

    Son yayınlanan tabloya baktığımda, acaba diyorum, aynı filmi mi izliyoruz?

    Çünkü para bizim, para sizin. Para halkın. 11 kişi neyi ve neye göre değerlendiriyor. “Red edilen” diye yazılan projeler çok mu kötü? Hem bu neden yazılır? Onu da anlamak mümkün değil. Piyasaya çıkarsa o filmleri de izlemeyelim mi?

    Başvuru sayısına bakıyorsunuz. Değerlendirme zamanına bakıyorsunuz. Okumak bile olası değilken bizim kurul iyi çalışmış. Duyduğuma göre; öğrencilerine yada yardımcılarına okutuyorlarmış, özet alıp değerlendirmeye çalışıyorlarmış.

    Beyler emeğe saygı lütfen.

    Bir de şu var, alınan destek kadar, banka yada gayrimenkul teminatı gerekiyormuş.

    Zaten o teminatı olanların ticari kurgu film yapım sorunu olur mu?

    Umut ediyorum ki, bu yıl ki değerlendirme dürüst ve emeğe saygı ile yapılmıştır. Ve kurul üyelerinin gönlü rahattır. Umarım bu yıl artık, yönetmelikte yazan hükümler insan öğesi de devreye girerek doğru uygulansın. Umarım, öyle de olmuştur.

    Son yayınlanan tabloya baktığımda, acaba diyorum, aynı filmi mi izliyoruz? Pek içim rahatlamadı benim.

    Neyse, sonuç olarak bu ticari bir kaygıdır. Zaten geri ödenecek. Ama halk olarak ödenmesini istiyoruz. Ödensin ki sinemamıza yeni kaynaklar yaratsın.

    Benim asıl kuşkum, ticari olmayan, kısa film, belgesel film, senaryo yazım vb. destekler. Çünkü geleceğin sineması bu yaratımlarda bence.

    Değerli kurul üyeleri de bu gerçeği nihayet özümsemiş olmalılar ki, fazla sayıda başvuran projeyi bizzat kendileri değerlendirip, çevre etkisinden uzak kalıp, yetim hakkı yememeğe özen gösterip karara varabilmek için öteye atmışlar.

    Sanıyorum ki 1 – 2 ay gibi bir ek süre sonunda bunu açıklayacaklar.

    Bunu şunun için önemsiyorum; kısa film ve belgesel gerçekten Türk Sinemasının temel taşı olmakla kalmayıp ulusal kültürlerin de en büyük tanıtım araçlarından birini oluşturmaktadır.

    Bir de; şu özlük hakkı kavramı var ya. Bu çok önemli. Askerlikte; bir erin aylık, nerdeyse bir paket sigara parası tutan maaşını imza karşılığı vermeyen bölük komutanı çok ciddi cezalara maruz kalmıştır ve uzun süreli hapisler yatmıştır. Bu konuda ceza kanunumuzu bir okuyun. Bu katkılar da doğru yerde kullanılamazsa bir özlük hakkı işi olduğu, halkın parası olduğu gerçeği ile ceza hukukumuzda önemli yeri olmalı diye değerlendiriyorum.

    Çok genel yazdım. Gerçi açıklanan tablo biraz tuhaf hisler oluştursa da, bildiklerimize ve gördüklerimize set çeksek de, benim için asıl önemli olan ticari olmayan sinemaya ve geleceğimize verilecek destekler. Bana lütfen söyleyin. Bu destekleme kurulunun geçmiş yıllarda destek olduğu belgesel, kısa film, senaryo vb. ön plâna çıkmış bir iki adet adı?

    Rahmetli Kenan Pars’ın bir sözüyle noktalamak istiyorum. Geçtiğimiz yıl, onun çok değişik bir belgesel versiyonu başvurmuş. “Bilir misiniz Kenan Pars yaşamında ilk ve tek ödül aldı, onun el işi özgün çalışmaları var.” Desteklenmemiş. Saygı. Ona sonuç söylendiğinde, her zamanki gibi alaycığı ile şöyle demişti: NE BİLİYORLAR Kİ, NEYİ DESTEKLİYORLAR?

    Saygılar.

    EKLER:

    1- Değerlendirme Kurulu bir yarışma seçici kurulu değildir.

    2- Yaptıkları görev, gerçekten önemlidir ve ne yazık ki bu görevi algılama yeteneğinden uzak kişlerden oluşmaktadır.

    3- Çoğunun sinema geçmiş ve bilgisi tartışılır.

    4- Bazıları gerçek sinema sektörünü temsil etmemektedir.

    5- Son 4 yılda alınan kararların bir kısmı şaibelidir. Her yıl aynı gruplar destek almış, aynı gruplar almamıştır. Liste gönderebilirim.

    6- Özellikle; 2008/2 kararında basında da yer alan akraba ilişkileri tam bir skandaldır ve yargıya taşınacak konudur. Çünkü; devlet ihale yasalarında bile 1. derece yakınlar o ihalaye katılamazlar, ceza yasalarında da yeri vardır. Eğer böyle bir durum oluşmuşsa tüm kurul üyeleri (şerh koyanlar dışında) ve destek alanlar yasalar önünde birinci derece suçludur. Hiçbir yönetmelik yasalar önüne geçemez.

    7- Ben ilk yazımda; tablo içime sinmedi derken hiçbir isim vermedim. Aslında olay akraba ilişkileri dışında meslek birliği vb. tanıdık ilşkileridir. Kurul üyelerinin bir çoğu proje okumamaktadır. Bazıları öğrenci vb. birine okutup özet almakta ve ona göre değerlendirmektedir. Çünkü o kadar başvuruyu değerlendirme süresi gerçekleşmemiştir.

    8- Ezel Akay’ın deyişine katılıyorum. Kültür Bakanlığı’na 4 yıl önce sektörden empoze edilen bir uygulama sonucu bu yasa ve yönetmelik çıktı. Bu kapsamda Bakanlık haklı olarak, bu işin dışında kalmayı yeğlemiştir. (Özet yazdım; konu uzun aslında.)

    9- Kurul üyelerinden bazıları toplantı öncesi bazı film yapımcılarını neden ararlar? Aramışlar mıdır?

    10- Neden sürekli bir meslek grubu kurulur hale gelmiştir?

    11- Neden Kültür Bakanlığı birimleri bu kurulun geçmiş çalışmalarından ve çıkan dedikodulardan rahatsız olup 2008’den itibaren bu kurulun dürüst çalışması için önlemler düşünmüş ve puanlama sistemine başlamasına karar vermiştir acaba?

    12- Geçmiş yıllarda kabûl edilmeyen projelere ortak gerekçe olarak sinematografik yetersizlik vb. gerekçeler yazarak bunu yayınlamak yerine bu gün sadece reddine denmesi uygulaması başlamıştır. Ne demek red etmek; benim politikam bu dersin ve bunları desteklemeyi uygun gördüm dersin olur biter. Onca büyük özveri, para ve emeği, hem de sanatçı kişiliği olmayanların red ettim demesi ne ayıp.

    13- Geçmiş yıllarda destek alan projeleri hiç inceleme olanağınız oldu mu?

    14- En önemli konu; verilen paralar ve kaynağı çok önemlidir. Bu bir devlet genel bütçesi olsa belki gerekçeleri olur, ancak bu özel bir bütçe. Kurul beyefendileri iyi düşünmelidir.

    15- Son 4 yılın gelmiş geçmiş tüm kurul üyelerine soruyorum: (Bu arada aralarında gerçekten son derece saygıdeğer ve dürüst insanlar var. Onları dışta tutuyorum ama bir koşulla. Karara şerh koymuşlarsa, bunu bilemiyoruz.) Akşam eve gidince çocuklarının ve eşlerinin yüzüne gönül rahatlığı ile bakabiliyorlar mı? Rahat uyuyabiliyorlar mı?

    16- Deniyor ki; kimsenin itiraz etmeyeceği bir sistem getirelim. Böyle bir sistem var ve dünyada olduğu gibi ülkemizde de uygulanıyor. Danışma Kurulu toplantısında bunu ben bizzat dile getirdim ama kimsenin işine gelmediği için bugün sorsan çoğu anımsamaz. Ama gerçekten böyle bir sistem var. Bunu uygulamaya hazırlar mıdır? (Bu sistem bende mevcut. Devletin en üst kademelerinde kendim bizzat uyguladım, hâlâ da uygulanıyor. Kanıtlı, delili, örnekli) Sinemaya da çok kolay uyarlanabilir. Ama bu bazılarının işine gelir mi bilemem.

    17- Bu arada gerçekten hakederek destek alan projeleri de yaralıyoruz. Bunun sebebi bence o bazı kurul üyeleridir. (Bazıları, çok konuşup etkileyenleri)

    Bu maddeleri daha da somut olarak belki 200’e kadar sıralayabilirim.

    Sonuç olarak; bence şu kurul beyefendilerinin asıl yetim hakkı paralarını dağıtacakları ve en hassas olmaları gereken kararlarını bekleyelim. Çünkü uzun metraj ticari projelerdir ve zaten geri ödenecektir. Asıl özen gösterilecek yer geri ödemesiz desteklerdedir.

    Aslında ilk yazımı, tümü hakkında kararlar açıklanınca yazacaktım ve bu yıl gerçekten dürüst olacaklarını umut ediyordum. Ancak basında da açık ve somut kayırmalar çıkınca zaten bidiğim tablodan rahatsız olup yazdım. Bakın, gene umut etmek istiyorum ki; kurul efendileri doğru kararlar alacaklardır.

    Geçen seneki kararlara gene baktım. (Kurul üyeleri 2 yılda bir seçilse de aynı meslek gruplarından oluştuklarından sonuç maalesef değişmemektedir.) Son 3 yıllarını somut izledim. Verilen ve yapılanlar ortadadır. Eğer ki gene aynı hamam aynı tas olacaksa, geriye dönük olarak, hesap sorulacak ve ortalık yangın yerine dönüşecek kanaatindeyim.

    Telefonum açık, (zaten bu arada adını vermeyeceğim bazı kurul üyelerinden tehditvari tavırlar alsam da benim için farketmez. Herkesin geçmişi bellidir. En apaçık da benimdir. Onlar için korkunu ecele faydası yoktur.) bu platformda ortak bir görüş ve davranış tarzı belirleyelim. Yasal olmak koşulu ile yapılacakları belirleyelim, son 4 yıl geriye dönük işlemi başlatalım.

    Ayrıca, en önem verdiğim konu, sayın sinema yazarlarımız, bir hafta Amerikan filmleri eksik kalsa ne olur. (Biliyorum çok şey olur.) Bu görevler sizin değil mi? Sorun bana: Belge, bilgi, tanık… Sizden de ricam var; son 4 yılın Değerlendirme Kurulu üyelerini, ama tüm geçmişleriyle (adlarını bilmiyorsanız ben veririm) bir yazıverin.

    Bunlar yapılırsa; herşey çok doğru ve çok dürüstçe ve herkes tarafından anlaşılacak zaten. Buna kefilim.

    Valla dürüst insan düşmanım olsun ama öteki, o hiç olmasın.

    (11 Mayıs 2008)

    Vural Çavuşoğlu / 0532 254 80 32