01 Mayıs 2009 Haftası

“Benim ve Roz’un Sonbaharı”na emek verenler, tarihe – insana hoyratlık, asimilasyon, ceberut devlet ile fikirlerini özgürce ifade etmek isteyen birey ilişkisi, yolsuzluk / vurgun gibi konuları, yani, hep verilen örnekte olduğu gibi unu, yağı, şekeri, baharatı bulup bir araya getirmiş fakat -maalesef- iyi bir helva (film) yapamamışlar. Bölük pörçük ve özellikle estetiği üzerinde yeterince çalışılmamış… Görsel efektleri ise, en az, konu edindiği felâket denli felâket!

“İşkence Odası”, korkunun tek plân bile sinirlerinizi azat etmediği, çok sert, moralinizi sıfırlayacak, buna karşın özellikle son üçte birlik bölümünde yönetmenlik başarısının öne çıktığı, insan denilen türün kötülük sınırlarını nasıl zorlayıp daha da öteye geçtiğinin gerçeklik duygusu yüksek hikâyelerinden biri: Kent dışındaki bir evin sınırları içinde bu denli şiddet ve vahşete tanık olduktan sonra, bilemiyorum, bir daha herhangi bir müstakil eve güvenip girer misiniz?

“Jonas Brothers: 3 Boyutlu Konser Deneyimi”, adı üzerinde, enerjinin perdeden yayılıp her yanınıza nüfuz ettiği, müthiş bir ses – müzik – ışık – kamera – kurgu eksperyansı; bir yönetmen meydan okuması: Bizler de idrak ettik ki, genç kızların bu üç ‘şeytan tüylü’ delikanlı için yanıp tutuşması boşuna değilmiş!

“Kelebek”, tasavvufun varlık birliği başlığı altında iki önerme ile bize zincirleme etkiyi (kelebek etkisi) gösteren, bunu çok zayıf / etki gücü olmayan bir acemi sinema ile yaptığı için beğenimizi kazanamayan bir çalışma… Yazık olmuş doğrusu: Kimi seyirci, filmin örtüsünün altında, bilinen bir cemaatin eğitim / öğretim örgütlenmesine dair bir propagandanın olduğuna kanaat getirebilir.

“Rumba”, görsel sanat sinemanın sevgilileri olan dans, müzik, pandomimi, sessiz sinema çağını anımsatan komiklikler ve canlı hareket kompozisyonlarıyla birleştirerek estetik bir eğlenceye dönüştüren, biri kadın biri erkek, iki tepeden tırnağa sanatçının harika filmi: Gidin, kendinizi çok ama çok iyi hissederek çıkacaksınız.

“X-Men Başlangıç: Wolverine”, Logan ve ağabeyinin 19.yüzyıl ortalarında başlayan ‘farklılık’ serüvenlerinde dramatik bir süreç takip ederken, şaşırtıcı sekanslar içeren aksiyon, izleyeni koltuklara çiviliyor: Diğer üç bölüm denli iyi ama onların çok üzerine çıkamıyor.

(29 Nisan 2009)