Bir Zamanlar…

İç çekim.
Bir sinema salonu…
Kamera genel çekimdedir…
Seyirciler oturmuşlar beyaz bir perdeye bakmaktadırlar.
Kamera onları arkadan almaktadır.
Işıklar söner…
Beyaz perdenin üzerine bir görüntü düşer…
Perdedeki görüntü genel plândır…
Bir tren istasyonu görülmektedir.
Solda raylar vardır, sağda peron ve üzerinde treni bekleyen insanlar…
Uzaktan tren görünür ve yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır…
Seyirciler kıpırdamaya ve kaçışmaya başlar…
Tren gelir lokomotif perdenin solundan çıkar ve sinema tarihi başlar…
Bir zamanlar Paris’te bir cafe’de…
İstasyonun fotoğraf görüntüleri hareketlenmiştir…
Fotoğraftan sinemaya geçilmiştir…

Ve Bir Zamanlar Anadolu’da…
Dış çekim-akşam karanlığı, genel çekim…
Uçsuz bucaksız, çıplak bir toprak parçası…
Uzaktan farlarını yakmış üç araç belirir…
Üç araç soldan yaklaşırlar, yaklaşırlar ve tam önümüzde dururlar…

Sahne hem fotoğraftır hem sinema…
Film böyle sürer gider…
Yaşam da böyledir… Hem fotoğraf, hem sinema… Nasıl gördüğüne bağlı… Zaten sinema tek tek fotoğrafların peş peşe birbirini izlemesi değil midir?
Fotoğraf bir durumun resmidir (görüntüsüdür). Bir an’ın durumudur. O an aynı zamanda bir sonsuzluktur da… Bir an’da sonsuzluk…
Bu, bir durumdur. Her şey bu duruma göredir.
Durumun fotoğrafı, durumun sineması…
Her çekim bir durumun çekimidir.
Sonuç durumun sineması…
Öykü mü? Hem yok, hem sonsuz… Ama sinema var.
Asıl olan sinema. Ve bu sinemada çok şeyler var. Okumasını bilene, görmesini bilene…
Tek tek kişiler, tek tek durumlardır. Kişiler bir arada, gene bir durumdur… Bir olayın içindeki kişiler de bir durumdur. Durum içinde durumlar… Durum ve durum. Tek ve çok… Fotoğraf ve sinema… Ve yaşam… Ve Bir Zamanlar Anadolu’da durumu… Bir NBC durumu.

Dış-gündüz-genel çekim
Bir tepe yamacı solda düzlükte bir ilköğretim okulu ve önünde bahçesi.
Teneffüs zamanıdır. Çocuklar bağırış çağırış oynamaktadırlar.
Tepenin orta yerinde bir patika uzanmaktadır.
Bir kadın elinde bir poşet ve yanında altı yedi yaşlarında bir çocuk kameraya arkaları dönük yürümektedirler.
Okulun bahçesinden bir top patikaya düşer…
Çocuk geri döner, topu alır ve ayağıyla vurarak okulun bahçesine atar… Yeniden annesiyle yürümesini sürdürür.

Son mu, başlangıç mı?
Hem o, hem o.
Bir durum.

(26 Kasım 2011)

Engin Ayça