Biz Bu Filmi Gerçekten Görmüş müydük?

Sanırım fazla dolduruşa gelmişim. Tamam Sam Raimi’li Spider – Man’i çok sevmiştim. Özellikle de ilk filmi. Devam filmleri genelde hayal kırıklığı oluyor benim için, çoğunda ilkinden aldığım tadı alamıyorum. Belki de bu benim sorunum. Her neyse, bir de aşırı bağlanma problemimiz, duygusallığımız var ki en fenası. Aman efendim proje nasıl başka bir yönetmene verilirmiş, babyface Tobey Maguire’nin yerini o yeni yetme Andrew Garfiled nasıl alırmış. Falanmış da filânmış. Daha sonucu görmeden, (500) Days of Summer ile şahane bir iş çıkaran Marc Webb’e ön yargı zırhımızı kuşanmış hazır ol’da bekliyorduk. Bu durum bana bir kez daha gösterdi ki “ön yargı” ve “eski saplantısı” kötü bir şey.

Nasıl anlatıp, nereden başlasam… Bir kere şunu söylemeliyim ki, The Amazing Spider – Man’i izlemekten korkmayın. Çok eğlenceli. Yönetmen ve oyuncuları ucuza getirdiğini tahmin ettiğim yapımcılar işin görsellik kısmına büyük para harcamışlar ve büyük oranda da başarıyı yakalamışlar.

Biz bu filmi görmüştük, ne farkı var, diyebilirsiniz. Aslına bakarsanız çok farkı var. Bir kere çizgi romanı okuyanlar çok daha iyi bilirler ki, bu kez orijinal hikâyeye daha sadık kalınmış. Ayrıca yeni örümcek Andrew Garfield da tip olarak gerçeğe çok daha yakın bir yüz. Yapımcıların realistliği ile Marc Webb’in romantik kökenlerinden gelen duygusallığı da işin içine girince dengeli ve keyifle izlenebilir bir seyirlik çıkmış ortaya.

Tamam pek çok klişe var yine. Bir başyapıttan söz etmiyoruz nihayetinde. Bir de zaten herkes biliyor ki bu film tarz gençlik filmleri teenage kitle için yapılıyor. Onları tavlayacak formüller belli. Koca koca adamları memnun etmek için bunca para harcamadı herhalde yapımcılar. Sistem tek bir kitle üzerine oynuyor. O da gençler. Müzik piyasasından, sinemaya her şey onlar için… Justin Bieber’ler, Twilight’lar onlar için yaratılmadı mı? Bende hepsini God Bless America filmindeki gibi pompalı tüfekle taramak istiyorum ama kabul etsek de etmesek de gerçek bu. O yüzden bir köşede huysuzca homurdanmak yerine keyfini çıkartmak da fayda var.

(09 Temmuz 2012)

Gizem Ertürk