Acaba SENDER Bu Duruma Ne Der?

Türkçesi bu kadar bozuk olan bu bildiri SENDER’e gelmiş olsaydı imzalayacak mıydık? İmzalamak için hiç değilse bu bildirinin Türkçesini düzeltmemiz gerekecekti. Bir senarist olarak ilkokul kompozisyonu düzeyindeki bu Türkçeye itiraz etmemiz de gerekecekti.

Bildiriyi imzalayanların bu kötü Türkçeyi okuduktan sonra onaylayarak imza attıklarını sanmıyorum. Çünkü korsan bir bildiri izlenimi edindim. Veya birisi bu konuda meslek birliği başkanlarını telefonla ikna ederek bu hamaset kokan bildiriyi yayınlamıştır.

Zaten imzacıların çoğunluğu kurumsal yapılar olarak gözükürken, Film Yönetmenleri Derneği orada sırıtıyor. Ayrıca Yeni Sinema Hareketi diye bir kurum veya dernek duymuş olan var mı?

İçeriğine gelince, Altın Portakal’ı alan filme itiraz doğru olabilir. Nitekim Sinema Genel Müdürü Cem Erkul Bey bu filmin Türk filmi değil, Avusturya filmi olduğunu söyledi. Sayın Erkul’dan daha iyi bilecek durumda değiliz. Ancak festival sırasında bildiriyi imzalayanlar da Cem Bey de Antalya’da idiler. Niçin itiraz etmediklerini sormamız gerekmez mi?

Ayrıca festivalin ardından magazin gündemine hizmet eden bir konuda bu kadar örgütümüzün buluşması biraz tuhaf değil mi? Ben bu işi tasarlayan kişiyi çok merak ediyorum ve meslek birliklerimizin yöneticilerinin bu tür korsan girişimlere alet olmalarından rahatsız olduğumu belirtmek istiyorum. Meslek birliklerimizin değerli yöneticileri biraraya geldiklerinde ve Türkiye kamuoyuna bir bildiri yayınladıklarında, gündeme oturmalı ve mesleğimiz için etkili sonuçlar doğurmalıdır.

Bir kaşık suda fırtına koparan bildirideki konu “yeni” değildir. Fatih Akın’ın Yaşamın Kıyısında isimli filmi de bir Alman filmi idi ve portakalı almıştı. Fatih de Alman vatandaşıdır. Güzelliğin On Par’ Etmez’in yönetmeni Kürt asıllı Avusturya vatandaşıdır. Bu film de Türk filmi değil Avusturya filmidir. Yönetmeliğe göre festivalin Türk filmleri bölümünde yarışması yanlıştır.

Konu daha önce bana bildirildiği için ben de festival yöneticilerini uyarmıştım. Bu filmi yabancı filmler bölümünde yarıştırmaları gerektiğini söylemiştim. Konuyu Bakanlık yetkilileri ile görüşen Göksel Kumsal Bey beni aradı ve yönetmenin çifte vatandaşlık statüsünde olduğunu söyledi. Bu durumda yapacakları bir şey olmadığı için filmin yarışma bölümü değişmedi.

Daha önce başka örneklere ve festival sırasında bu filme itiraz etmeyen birisi (veya her kimse birileri) meslek birliklerimizi de peşine takarak fena halde yanlış yapıyorlar.

Eğer bu ülkede film festivallerini masaya yatıracaksak konu çok zengindir. Hepsinin bu konuda yığınla eksiği ve yanlışı var. Doğru dürüst açılış ve kapanış programı yapamıyorlar. Kurallara uygun bir “jüri” oluşturamıyorlar. Sinemamızı yerel yöneticilerin ve siyasilerin hamasi nutuklarının platformu haline getiriyorlar. Magazinel bir anlayışın pençesinde kendi aralarında bir yarış yapıyorlar. Festivallerin ardından bu ve benzeri konuları masaya yatırmamız gerekirken koskoca meslek birliklerinin önümüze koydukları konu gerçekten içler acısı. Yeni bir sinema hareketi varsa benden selâm olsun.

(20 Ekim 2012)

Sabahattin Çetin
(Yapımcı – Dağıtımcı)