Groupama, Muhsin Bey Filmini 27 Yıl Aradan Sonra İzleyiciyle Tekrar Buluşturdu

Groupama, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) işbirliğiyle hayata geçirdiği Türk Klasikleri Yeniden projesiyle, Türk filmlerini restore ederek milli kültür mirasımızın korunmasına verdiği desteği sürdürüyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi işbirliğiyle yenilenen Yavuz Turgul’un Muhsin Bey filmi, 33. İstanbul Film Festivali kapsamında 10 Nisan akşamı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi’nde izleyicilerle buluştu. Galaya film ekibinden Yavuz Turgul, Abdurrahman Keskiner, Attila Özdemiroğlu, Şener Şen, Uğur Yücel, Osman Cavcı, Erdoğan Sıcak ve Sönmez Yıkılmaz katıldı.

Groupama, Muhsin Bey Filmini 27 Yıl Aradan Sonra İzleyiciyle Tekrar Buluşturdu yazısına devam et

33. İstanbul Film Festivali’nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü Polonyalı Yönetmen Andrzej Wajda’ya Takdim Edilecek

33. İstanbul Film Festivali Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü bu yıl tarih, savaş ve insan yazgısı kavramlarını sık sık yapıtlarına konu eden Polonyalı usta yönetmen Andrzej Wajda alacak. Sağlık sorunlarından ötürü İstanbul’a gelemeyecek olan Andrzej Wajda’nın ödülünü, yönetmenin festival programında Ustalar bölümünde yer alan Walesa: Man Of Hope / Walesa filminin başrol oyuncusu Robert Wieckiewicz alacak. Ödül, 12 Nisan Cumartesi günü saat 16:00’da filmin Atlas Sineması’ndaki gösteriminden önce İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan tarafından verilecek. Andrzej Wajda ise teşekkürlerini salonda gösterilecek kısa bir video ile iletecek.

Köprüde Buluşmalar, Türkiye’den Sinemacılar ve Uluslararası Profesyonelleri 9. Kez Buluşturuyor

Köprüde Buluşmalar bu yıl 9. kez 07 – 18 Nisan tarihleri arasında 33. İstanbul Film Festivali kapsamında gerçekleştiriliyor. Köprüde Buluşmalar kapsamında, geliştirme aşamasındaki 13 projenin ve yapımı devam eden 5 filmin ilk uluslararası sunumlarının yapılacağı Film Geliştirme Atölyesi ve Yapım Aşaması Atölyesi, 17 Nisan Perşembe akşamı düzenlenecek ödül töreniyle sona erecek.

Festivalin En Güzel Sürprizi

Festivalde aradığımızı bulduk sonunda. Ta 1998 yılından beri film yapan Lav Diaz’dan ‘Tarihin Sonu / Norte, Hangganan Ng Kasaysayan’, bu yılki programın en güzel sürprizi idi. Filipinli usta sinemacının sadece bizde değil, tüm dünyada keşfedilmesi biraz vakit aldı. Bunun başta gelen nedeni filmlerinin standartların çok ötesinde uzunlukta olması herhalde. Festivalde izlenen dört saati aşkın süreli son çalışması, Diaz’ın öncekilere filmlerine kıyasla kısa bile sayılabilir. Filmografisinde yer alan kimi filmlerin altı, ikisinin dokuz, ‘Melancholia’ başlıklı olanın sekiz saat uzunluğunda olduğu biliniyor.

Konvansiyonel sinemayla işi yok Diaz’ın. Zaman algısı farklı. Klişelerden arınmış sineması uzun plânlar eşliğinde ülkesini anlatıyor. 300 yılı aşkın İspanyol sömürge yılları, ardından Amerikan vesayeti, İkinci Dünya savaşıyla birlikte Japon işgali, 1965’ten başlayarak 20 yıllık Marcos diktası ve takibeden iç savaşla lânetlenmiş, ruhunu arayan ülkesinin makus kaderinin izini sürüyor filmlerinde. Gözde yazarı Dostoyevski’nin etkisi tüm fimografisine sızmış. 1998 yapımı ilk filmi (The Criminal of Barrio Concepcion) ‘Suç ve Ceza’dan bir alıntıyla başlıyor. ‘Tarihin Sonu’ da bu ölümsüz romanın başlangıç olay örgüsünü kullanmakla birlikte birebir bir uyarlama söz konusu değil. Ahlâki ve sosyal çöküş karşısında şiddet uygulamayı seçen nihilist entellektüel Fabian ile ailesini geçindirmeye çalışan köylü Joaquin’in kesişen hikâyesini, ülkenin yoksulların yaşadığı (filme adını veren) kuzey bölgesinden insan manzaraları eşliğinde anlatıyor. Visconti’nin ‘Lanetliler’de yaptığı gibi, bir ulusun ahlâki çöküşünü, bir ailenin benzer düşüşüyle paralel vermeyi deniyor. Tanrıyı, gerçeği, ahlâkı, günahı, adaleti, ulus olma bilincini, tarihi tartışmaya açıyor. Bunları yaparken zamanı tamamen kontrol altına alıyor. Benzersiz mizansenleri, uzun plânları, ışık ve (11 yıl aradan sonra ilk kez kullandığı) renkler aracılığıyla kendi dünyasını kuruyor. Bu geniş zaman sürecinde karakterleri tüm hal ve tavırlarıyla yakından inceleme fırsatı buluyoruz. Lânetli topraklarda geçen hikâyelerinde hırsızlık, cinayet, tecavüz var kuşkusuz. Ancak bunları sahne dışına itiyor, sansasyonel görüntülerden kaçınıyor Diaz.

‘Tarihin Sonu’ festivalin son günü 20 Nisan 21:30 seansında Beyoğlu Sineması’nda son kez gösterilecek. Sinefiller kaçırmasın.

(18 Nisan 2014)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Kumun Tadı, Türkiye Prömiyerini 33. İstanbul Film Festivali’nde Yapıyor

Melisa Önel’in, ilk uzun metraj filmi Kumun Tadı, Türkiye prömiyerini 33. İstanbul Film Festivali’nde yapacak. Ulusal Yarışma bölümünde Altın Lale için yarışacak olan film 16 Nisan gecesi izleyiciyle buluşacak. Karadeniz’de bir sahil kasabasında insan kaçakçılığı yapan Hamit’in, botanik bilimcisi olan yabancı bir kadınla ilişkisi ve kasabada birkaç gün mahsur kalan kaçak göçmenlerle hayatlarının kesişmesinin anlatıldığı Kumun Tadı’nın çekimleri İstanbul yakınlarında Karacaköy ve Ormanlı bölgesinde gerçekleştirildi. Filmin başrollerini paylaşan Mira Furlan, Timuçin Esen ve Ahmet Rıfat Şungar’a Sanem Öge, Mustafa Uzunyılmaz, Edanur Tekin ve Selen Uçer eşlik ediyor.

33. İstanbul Film Festivali’nde 11 Nisan Cuma

33. İstanbul Film Festivali gösterimleri devam ediyor. Festival kapsamında bugün, Nelere Gülüyoruz, Türk Sinemasında Komedi başlıklı sohbette sinemamızda komedinin yeri, Hababam Sınıfı’ndan Recep İvedik’e nelere güldüğümüz konuşulacak. Uluslararası Yarışma’da Altın Lale için son filmi İtirazım Var ile yarışan yönetmen Onur Ünlü ile sinema yazarı Melikşah Altuntaş’ın katılacağı söyleşi İstanbul Modern’de saat 16:00’da başlayacak.