Başka Sinema 12 Eylül’den İtibaren İzmir Karaca Sineması’nda

12 Eylül’den itibaren İzmir Karaca Sineması’nda başlayacak olan Başka Sinema seansları için İzmir’e özel bir program hazırlandı. 12 Eylül – 02 Ekim tarihleri arasında, 21 gün boyunca 21 farklı Başka Sinema filmi, her gün, son seansta İzmir’li sinemaseverlerle buluşacak. Gösterilecek filmler arasında Mavi En Sıcak Renktir (Blue is the Warmest Color), Yozgat Blues, Genç ve Güzel (Young and Beautiful), Gloria, Geçmiş (The Past), Muhteşem Güzellik (The Great Beauty), Şarkı Söyleyen Kadınlar, İtirazım Var: Bayılırım Belaya, Sefer Tası (The Lunchbox), Umudun Peşinde (Philomena), Attila Marcel, Dünyada 20.000 Gün (20.000 Days on Earth), Pislik (Filth) gibi filmler var.
Başka Sinema 12 Eylül’den İtibaren İzmir Karaca Sineması’nda yazısına devam et

1. Bursa Fransa Filmleri Festivali

Bursa Sinematek Derneği tarafından ????? 2014 tarihleri arasında 1. Bursa Fransa Filmleri Festivali düzenleniyor. Festival kapsamında gösterilecek filmler arasında günümüz sinemasının atalarından Lyon’da Lumiere Fabrikalarından Çıkış (La Sortie de L’usine Lumiere a Lyan), Çile (Vie et Passion du Christ), Kendi Kendini Sulayan Bahçıvan (L’Arroseur Arrose), dram sinemasının ilk büyük örneği Bir Cinayet Öyküsü (Historie D’Un Crime) gibi filmler var.
1. Bursa Fransa Filmleri Festivali yazısına devam et

Yaşamda Hikâyeler Sonlanmaz, Sinemada Hiç Sonlanmaz

21. Adana Film Festivali’nin orta yerinde, Adana Festivali diyoruz çünkü görünen o ki, Altın Koza bundan böyle arka plânda kalacak, ikinci köklü festival sayılan etkinlik tüm dünyada olduğu gibi kentin adıyla anılacak. Yalnız festivalin daha kaliteli bir başarıya ulaşabilmesi için, isimlerle oynamanın ötesinde yarışmaya katılması sağlanan filmlerin güçlü olması gerekiyor. Şimdiye kadar gösterilen yarışma filmlerinde bunu görmek pek mümkün değil. ‘Gittiler: Sair ve Meçhul’ ile başlayacak olursak filmin adındaki oldukça iddialı söylem içerikte kendine pek yer bulmuyor. Gittiler: Süryaniler, evet gittiler. Sair: Öteki, evet, Öteki. Meçhul, evet çok meçhul.

Filmin bitiminde izleyici soruyor: Filmde geçen hikâyeler tam bitmemiş, görüntü ile konu örtüşmüyor. Evet, hikâyeler bitmiyor, çünkü reel yaşamda da mutlak sona eren bir hikâye yok. Sairlikten gitmek zorunda kalanın kaçış aradığı yeni memleket de aslında kaçtığı memleketten farklı değil: İçindeki dünya aynı kalınca ha Midyat, ha Kopenhag, fark etmiyor.

Silsile’ de farklı değil. Adı üzerinde biri bitiyor, diğeri aynısıyla devam ediyor. Dar mekânda güzel görüntüler, kentsel dönüşüme tabi tutulan İstanbul’un kaçıncı silsilesi, dekatent yaşamın getirdiği birey sorunlarının sinema diliyle vurucu anlatılışı. Yalnız şu menem namus ile kıskançlık paradigmalarını film alt tabanından çekince geriye anlatacak bir malzeme kalmayacak gibi silsile korkuları.

Bu korku ‘Firak’da zirve yapmış gibi. Yeni Türkiye’nin, aslında eski Türkiye, Yeni Sineması. Evet Yeni Türkiye’nin Yeni Sineması, eski konuların yeni tablet ile servis edilmesi. Kadının özgürleşmesine katkı sağlamak amacıyla yer yer abartıya kaçan dinsel metaforlar. Mangal kömürünün ateşi yanında eşantiyon.

‘Toz Ruhu’na gelince, oldukça başarılı temizlik işçisi Metin Tosyalı tiplemesinin asıl meramını anlamak için filmin sonunu beklemek gerekse bile, televizyon dünyasındaki yozlaşmaya ve insanların metalaştırılma meselesine vurgu yapması açısından şayan-ı dikkati hak etmiş.

Yaptığı işten memnun görünse bile aslında memnun olmayan, bunu tuvaleti uzun uzun temizlerken son fırça darbelerinin sertliğinden hissetmek mümkün, yaptığı işin anlamsızlığına kafa yorarken iş zamanını obsesif boyutta uzatan Metin, birden çok mesaj veriyor. Bu evrensel mesajın herhalde film yaparken de geçerli olduğunu düşünüyordur.

(19 Eylül 2014)

Ali Mercimek