Yeşilçam’ın Yeni Erol Taş’ı İddialı Geliyor

Bugüne kadar rol aldığı Acı Hayat, Kutsal Damacana, Kolpaçino, Aşk Mahkumu, Kanal-İ-zasyon gibi dizi ve sinema filmindeki başarılı oyunculuğuyla isminden sıkça söz ettiren Hüseyin Elmalıpınar, Kaçış 1950 isimli sinema filmi için kameralar karşısına geçti. Başarılı oyunculuğuyla olduğu kadar mütevazı kişiliğiyle de ekip arkadaşlarının takdirini toplayan oyuncu Türk sinemasının efsane isimlerinden rahmetli Erol Taş’ı aratmadı.

Merhametli Yüce Tanrı’nın Sessizliği

Andrey Zvyagintsev’in Sovyet sonrası düzenle hesaplaşması devam ediyor. Bu hafta gösterime giren ‘Leviathan’ yönetmenin semboller ve metaforlarla yüklü sinemasının son görkemli örneği. Dönüş / Sürgün / Elena üçlemesi ile sinemaseverlerin gözdesi haline gelen Rus sinemacının ‘Yeni Rusya’ üzerine daha öfkeli bir politik söylem tutturduğu yeni çalışması, mikro bir olaydan yola çıkarak Putin yönetiminin yozlaşmış kurumları üzerine çarpıcı bir tanıklığa dönüşüyor.

Ülkenin en kuzeyindeki balıkçı kasabasında yaşananlar günümüz Rusya’sının çürümüş otokratik düzenine ışık tutacak cinsten. Dalgalar kıyıyı döverken fondan yükselen Philip Glass’ın ‘Akhnaten’ operasının görkemli prelüdüyle büyük bir fırtınayı haberler gibidir yönetmen. Aile yadigarı toprağı elinden alınmak istenen kasabanın yerlisinin bürokrasi ile mücadelesini izlemeye başlarız daha sonra. Kolya’nın sahildeki değerli arazisinde gözü vardır belediye başkanının. Dededen kalma mülk değerinin altında istimlâk edilecek, yaklaşan seçimler öncesinde kamunun ortaklığında karlı bir yatırımın temelleri atılacaktır. Moskova barosundan avukat arkadaşın okkalı bir yolsuzluk dosyasıyla çıkagelmiş olması dahi durdurmaz rant peşinde gözü dönmüş belediye erkanını. Bölge mahkemesinin temyiz talebininin reddine ilaveten devreye sokulan mafyatik yöntemlerle Kolya’nın haklı itirazı susturulur. Devir tüm yolsuzluklarına rağmen üstlerinin çıkarlarına hizmet eden bürokratların devridir ne de olsa. Afili kilisesinde boy gösteren bölge papazı da muktedirin destekçisi olmayı seçmiştir. Tüm olanların Tanrı’nın izniyle gerçekleştiğinin altını basa basa ifade etmek suretiyle.

Eyüp Peygamber’in ‘dürüst insanlar neden acı çeker’ sorusundan yola çıkarak günümüz Rusya’sında ahlaki yozlaşmayı cesurca irdeleyen ve Kremlin’le polemiğe girmeyi göze alan Zvygagintsev’in metaforları filminin adından başlıyor. Tevrat ve İncil’deki kötülüğü temsil eden deniz canavarının ismi olan ‘Leviathan’, İngiliz felsefecisi Thomas Hobbes’un 17. yüzyılda kaleme aldığı aynı adlı ünlü eserinde mutlak güç ve yetkilere haiz Devlet’i ifade eder. Egemenliğin gökteki Tanrı’dan alınarak yeryüzündeki insani unsurlara dayandırılması üzerine kuruludur Hobbes’un metni.

Devlet, din ve vatandaş üçlüsü arasındaki erk mücadelesine ışık tutan Zvyagintsev, önceki filmlerinde daha kapalı biçimde değindiği kilise ile hesaplaşmasını bu kez ön plana çıkarmış. Devlet bürokrasisi ile kilise’nin çıkar ortaklığını tüm ayrıntılarıyla sergilemiş. Bir sahnede umutsuzca ‘merhametli yüce Tanrı’n nerede?’ diye soruyor Kolya. Talihsiz bir aşk üçgeniyle iyice dağılmış adamı, karısı ve avukat arkadaşıyla birlikte denizde batmış üç kayıkla betimlerken, büyümüş ve çürümüş Devlet’i öykünün geçtiği kuzey kıyılarına vurmuş dev balina iskeleti aracılığıyla görselleştiriyor, hafızalarımıza kazıyor yönetmen.

Devletin otoritesini kullanarak bireyler üzerinde tahakküm kurması, menfaat tiranlıkları oluşturması, yaşama ve mülkiyet hakkını gasp etmesi ise günümüzde yalnızca Rusya’nın sorunu değil kuşkusuz. Andrey Zvyagintsev’in yoz bir bürokratın arazisini ele geçirmeye uğraştığı otomobil tamircisinin başına gelenlerle işaret ettikleri, ülkemizde yaşanmakta olan ahlâki ve hukuki çöküntüyle paralellik kurduracak cinsten. Bu karanlık dönemden gün ışığına çıkabilmek için bizlerin de Hazreti Eyüp gibi uzun yıllar sabretmesi gerekmeyecektir umarım.

(16 Ocak 2015)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Katran, 13 Şubat’ta İzleyiciyle Buluşuyor

Amerika’da yaşayan Türk yönetmen Ersen Denk’in yönettiği Katran (The Tragedy) adlı korku filmi 13 Şubat’ta vizyona giriyor. Başrollerinde Wilma Elles, Lucia Oskerova, Cihan Toraman, Yağmur Tanrısevsin ve Ayşe Batıgün’ün yer aldığı filmin oyuncuların tamamı Türkiye’de yaşayan oyunculardan oluşuyor. Filmin konusu şöyle: Yeni bir hayata başlamak isteyen bir aile geçmişini bilmedikleri tehlikeli ve gizemli bir eve taşınır. Oldukça sakin başlayan günlerin ardından biranda aksiyon, gerilim ve korku dolu günler gelir. Temposu düşmeyen filmin oldukça sürükleyici bir hikâyesi vardır. Onlar kurtulmaya çalıştıkça evin kötü geçmişi asla peşlerini bırakmayacaktır.

If İstanbul ve YAPIMLAB’dan Kısacılara Özel Yapım Atölyesi

14. If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, bu yıl yalnızca filmleriyle değil atölyeleriyle de çok konuşulacak.Türkiye’den Kısalar bölümüyle paralel gerçekleşecek Yaratıcı Yapım Atölyesi ve Pitching Platformu, kısa filmcilere danışmanlık olanağı sağlayacak. If İstanbul ve Zeynep Özbatur Atakan tarafından kurulan YAPIMLAB ortaklığında ilki gerçekleşecek olan platform, film üretim stratejilerini genç sinemacılarla paylaşmayı hedefliyor.

TÜSİAD Kadın – Erkek Eşitliği Kısa Film Yarışması’nda Ödüller Sahiplerini Buldu

TÜSİAD’ın cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla başlattığı, kısa film yarışmasında kazananlar açıklandı. 07 Ocak Çarşamba günü gerçekleşen ödül törenine sinema ve sanat dünyasının önemli isimlerinin yer aldığı jüri üyelerinin katıldı. 1 dakika kategorisinde Kemik adlı film birincilik ödülünü alırken, Bir Soru, Bir Sorun ikincilik, Terazi adlı film üçüncülük ödülüne layık görüldü. 5 dakika kategorisinde jüri ikincilik ve üçüncülük ödülleri verdi.

TÜSİAD Kadın – Erkek Eşitliği Kısa Film Yarışması’nda Ödüller Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Sesime Gel, SETEM Akademi Sineması’nda Gösterimde

SETEM Akademi Sineması, ülke sineması haftaları, yönetmen retrospektifleri, film analizleri, sözlü tarih çalışmaları gibi etkinliklerin yapıldığı bir merkez olma yolunda hızla ilerliyor. Hüseyin Karabey’in yönettiği Sesime Gel, 09 – 22 Ocak 2015 tarihleri arasında yeniden gösteriliyor. Filmin konusu şöyle: 60 yaşındaki Berfe ve 8 yaşındaki torunu Jiyan’ın yaşadığı köyün bütün erkekleri silâh sakladıkları iddiasıyla bir jandarma baskını sonucu tutuklanır. Aileleri silâhları teslim edene kadar serbest bırakılmayacaklardır. Berfe’nin oğlu, Jiyan’ın babası Temo da tutuklananlar arasındadır. Fakat bu iki kadın için önemli bir sorun vardır, ortada silâh yoktur.

TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü, Le Corbusier ve Hindistan Belgeselini Gösteriyor

TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü’nün bu haftaki etkinliğinde 09 Ocak 2015 Cuma günü saat 17:00 ve 19:00’da Le Corbusier ve Hindistan adlı belgesel film gösterilecek. 1920’lerden beri Le Corbusier, zamanının en büyük mimarlarından biri olarak anılır. Ancak dehasına ve dahiyane fikirlerine rağmen zamanında Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki dar görüşlülük nedeniyle hiçbir büyük projede yer alamadı. Hindistan, Le Corbusier’ye inandı ve şans verdi.