Oyuncu Olmak İsteyen Parmak Kaldırsın

Sanat, hayatın ta kendisidir. Dünyayı bir sahne, üzerindeki yapıları, ağaçları, hayvanları, dağları -aklınıza ne geliyorsa artık- her şeyi dekor; insanı da oyuncu olarak kabul edebiliriz. Yani hepimiz parmak kaldırmak zorundayız, bu anlamda. Hepimiz oyuncuyuz… acısı tatlısı, tasası kıvancı, zorluğu kolaylığı, sağlıklılığı hastalığı ile hepimiz iyi birer oyuncuyuz hem de… Anne/baba, öğrenci/öğretmen, köylü/kentli, zengin/fakir, yaşlı/genç, kadın/erkek olsak da rolümüzü becerebildiğimizce iyi oynuyoruz. Bir tek oyuncular, onlar rolleri gereği köylüyü de kentliyi de, yaşlıyı da genci de, iyiyi de kötüyü de, dostu düşmanı da, akıllıyı da deliyi de -örnekleri uzatmak mümkün- oynuyorlar. Sadece oynamakla kalmayıp bizi ikna da ediyorlar.

Kolay görünen zorluk

“Benim hayatım roman” sözünü çok duymuşsunuzdur, ama birçoğumuz yaz(a)mayız bile başımızdan geçenleri… Aynı şey, aynı şekilde “ne olacak ki, yaşadığımız şeyler hepsi, ben de oynarım” diye yüksekten attığımız, ama iş başa düşünce “kem… küm” dediğimiz oyunculuk için de geçerli.

Tümay Özokur, yıllarını verdiği oyuncu ajansı işinde insanların daha da dik durması, kararlı olması, işini (burada rolünü kuşkusuz) daha başarılı yapması için düşüncelerini kitaplaştırdı. “Oyunculuk nedir”den başlayarak “neler yapılmalı”dan tutun da “nasıl yükseliriz”e kadar akla gelebilecek her şeyi anlatıyor.

Ama önce…

İyi bir insan olmayan iyi bir oyuncu olamaz! Bu konuda hemfikir olalım. Kendisine ve hayata olumlu bak(a)mayan, figüran olur ancak. Kendisine yeterli gelen için söylenecek bir söz yok, ama herkesin gönlünden başrol geçer. Galiba en çok da sabırlı, iyi niyetli, hoşgörülü ve art niyetsiz olmak gerekiyor birinci koşul olarak. Bunun için çok çalışmak gerekliliğini bir tarafa koyalım da Tümay Özokur’un bilgi birikimi ve deneyimlerinden yararlanarak bir adım öne çıkalım…

Oyuncu olmak isteyenlere epey bir ipucu veriyor Özokur, tabii profesyonelliğini bırakmadan. Küçük bir not eklemek isterim burada… Sadece oyuncu olmak isteyenlere seslenen bir kitap değil “Oyuncu Olmak İsteyen Parmak Kaldırsın”; kendisini tanımak, hayatta daha iyi bir yer bulmak/tutmak, başarıya ulaşmak, zorlukla çıktığı zirveden hiç inmemek isteyenler de okumalı. Hatta başucu, başvuru kitabı olarak hep el altında tutmalı. Belki de en çok anne babalar okumalı, sadece çocuklarını yönlendirmek amaçlı değil, yetiştirmek amaçlı. Öğretmenler de okumalı, hem öğrencilerine nasıl davranacaklarını kestirebilmeleri hem de onları başarıya yönlendirebilmeleri için…

On iki bölümden oluşan kitap, “nasıl oyuncu olunur”dan oyuncu ajans ilişkisine, ajans menajer yapılanmasına, yapımcı-ajans(menajer)-oyuncu üçgeninde nelerin nasıl yapılması gerektiğine (bu, çok önemli, çünkü sadece oyuncu için değil, yapımcı için de pek doğru ilişki/iletişim yaşanmıyor), sette yönetmen-oyuncu, senaryo-oyuncu, rol-oyuncu ilişkilerine dek her konuyu açıyor, anlatıyor. Sonrası size kalmış.

Oyuncu Olmak İsteyen Parmak Kaldırsın
Tümay Özokur
Güncel/Başvuru
Destek Yayınları
Mayıs 2018
255 s.

(07 Aralık 2018)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com