Selin Sabit

Gökten Üç Elma Düştü
Adam – Evlenmeyi filân mı düşünüyorsun? Yani öyle biri mi var?
Kadın – Yok. Daha önce evliydim biriyle. Ama doğru insan değildi.
Adam – Sonra?
Kadın – Puşt! Çocuğum olmuyor, diye terk etti beni. O yavşağı sevmiştim bir zamanlar. Deli gibi değil ama insan gibi…
*
Adam – Kızım, bu çok yargılayan bir dünya. Hayat kısadır, derler ya; hanım öldükten sonra anladım ki çok uzun!

Hicran Sokağı
Adam – Aşk, muallâkta duramaz. Yani havada kalamaz. Ya düşer, pat! Ya da kanatlanır. Sonra ikinizi de alır, Kaf Dağı’na uçurur.
*
Adam – Bu dünyada gönlü kanamayan bir kimse yok mudur acaba?…

Beyaz Melek
Adam – Teyze bir şey soracağım.
Kadın – Sor oğlum.
Adam – Burada kalan insanların çocukları neden onları buraya bırakmışlar?
Kadın – Oğlum, evlâdım… Analar babalar küçücük evlerine, küçücük yüreklerine onlarca torun, çocuk sığdırırken; evlâtlar koca koca apartman dairelerine, villaların bir köşesine yaşlı ana babalarını sığdıramadılar…
*
Yaşlı adam, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafına selâm durur ve şöyle konuşur – Kumandanım, seni on yaşındayken gördüm. Ama sen iyi ki bugünleri görmedin. Senin bize bıraktığın emaneti namertler kendi menfaatleri için harcıyor. Benden demesi…

Brick Lane
Hayatın amacı sabretmektir…
*
Kadın – Kimse farklı türde aşkların da olduğunu bana söylemedi. Büyük başlayan ve yavaşça biten türde… Asla bitiremeyeceksin gibi geliyor. Ve günü geldiğinde bitiyor. Sonra ilkin fark edemediğin türü de var. Ama ona her gün biraz daha katkıda bulunduğun… Bir istiridye gibi inciye dönüşüyor. Tane tane… Topraktan bir mücevher. İşte bildiğim türü budur…

İçimdeki Çocuk (The Kid)
Kadın – Biliyor musun, en kötüsünü gördüğümü düşündüğümde, daha adi olamayacağını düşündüğümde kendini aşıyorsun…
Adam – …

Olağan Şüpheliler (The Usual Suspects)
Şeytanın yaptığı en büyük kurnazlık, tüm dünyayı yaşamadığına inandırmakmış…
*
Güçlü olmanın paraya, silâha ya da mala dayanmadığını anlamışlar. Güçlü olmak, diğerlerinin yapamadığını yapma arzusuna sahip olmakmış…

Tetikçi (Sooter)
Kimi insan, inanç sistemi çökünce n’apacağını bilemez…
*
Bunu aklından çıkarma. Her şeyi çözdüğünü sandığın an yanılırsın!…

Süt (Milk)
Umut olmadan öz varolamaz. Biliyorum ki sadece umutla yaşanamaz. Ama umut olmadan da hayat yaşanmaya değmez…

Zor Ölüm (Die Hard)
Adam – Binlerce kez, ”Seni seviyorum” dediğimi duydu. “Özür dilerim” dediğimi hiç duymadı…

Casino Royale
Kadın – Benim başımı ağrıtacak mısın?
Adam – Hayır, merak etme.
Kadın – Zeki olduğum için mi?
Adam – Bekâr olduğun için…
*
Kadın – Seni uyandırmaya karşı koyamıyorum. Ne zaman uyandırsam, beni yıllardır görmemişsin gibi bakıyorsun. Yeniden doğmuş gibi hissediyorum.
Adam – Yeniden doğduysan çıplak olman gerekmiyor mu?
*
Adam – Zaman, eski aşkları unutmaya yetiyor mu?
Kadın – Bazen geçmişi unutabileceğini fark etmeye yetiyor…

Eşkiya
1. Adam – Keje yaşıyor mu?
2. Adam – Evet.
1. Adam – Seninle mi?
2. Adam – Evet.
1. Adam – Bana niye ihanet ettin Berfo?
2. Adam – İhanet ha? Demek sen benim yaptıklarıma ihanet diyorsun? Peki. İyi. Öyle olsun. Şimdi ben sana şöyle desem… Ben bunları yaptım. Çünkü aşıktım ben. Yani vurulmuştum. Ölüyordum aşkımdan. Bunun üzerine kim bana ne diyebilir ha? İhanet ne? Aşkım için yaptım ulan! Ahlâksızlık mı? Evet, yaptım. Ben, en yakın arkadaşımı – seni, jandarmaya ihbar etmiş adamım. Sen yapabilir miydin benim yaptığımı, ha? En sevgili arkadaşına ihanet edebilir miydin? Onu jandarmaya ihbar edebilir miydin? Arkadaşının altınlarını çalabilir miydin? O altınlarla arkadaşının sevdiği kadını, anasından babasından satın alabilir miydin? Arkadaşını ölüme gönderebilir miydin? Ama ben yaptım. Aşkım için. Şimdi söyle bana. Hangimizin aşkı Keje’ye daha büyük, ha? Hangimizin? Hangimiz Keje için bu kadar günaha girmeyi göze alabildi? Bu aşk için ben cehennemde yanmaya hazırım. Ya sen?
1. Adam – …
2. Adam – Ama Keje beni istemedi. Gerçi altınları sayınca babasına, verdiler bana kızı. Keje gariptir, hiç itiraz etmedi. Arkamdan geldi. Ama bir daha ağzını açmadı. Tek kelime konuşmadı. Ne benimle, ne de başkasıyla… Otuz beş senedir susuyor Baran. Konuşması için yalvardım yakardım, dövdüm, saçlarından tutup yerlerde sürükledim, sokaklara attım, diz çöküp ağladım. Ama konuşmadı. Ne konuştu, ne de bir evlât verdi. Gene de vazgeçmedim Keje’den. Ne evlendim bir daha, ne de çocuk istedim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu