Varoluş Nedeni Umut Konulu Uluslararası Rotary 2420. Bölge 5. Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması’nın Finalistleri Belli Oldu

Uluslararası Rotary 2420. Bölge “5. Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması”nın bu yılki teması “Varoluş Nedeni Umut” olarak belirlendi. Yerli ve yabancı 100’ün üstünde kısa filmin katıldığı yarışmanın ana jürisi, Jüri Başkanı Prof. Aysun Yüksel ile jüri üyeleri Biket İlhan, Tamer Levent, Ahmet Mark Somers, Canan Çelik, Sevinç Yeşiltaş, Bülent Alkış, Gülen Saygı, Gülten Taranç, İgor Tahalji, Nurdan Tümbek Tekeoğlu, Mehmet Altay, Nezih Bayındır ve Kıvanç Terzioğlu gibi isimlerden oluşuyor. Ödüller, 07 Mayıs 2024 Salı günü, saat 19:30’da, Tepebaşı’ndaki Pera Müzesi’nde gerçekleştirilecek ödül töreni ile sahiplerine takdim edilecek.

Jorgen Leth’in Spor Sinemasındaki Parmak İzi Engelsiz Filmler Festivali’nde

Bu yıl on ikinci kez gerçekleşecek Engelsiz Filmler Festivali, 07 – 13 Haziran 2024 tarihleri arasında izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Festivalin Parmak İzi bölümünde bu yıl Danimarkalı yönetmen Jorgen Leth filmleri izleyicilerle buluşacak. Yönetmenlik kariyeri 1963 yılında başlayan Leth’in, farklı tür ve temalarda 47 filmlik bir filmografisi bulunuyor. Festivalde, yakında 87. yaşını kutlamaya hazırlanan 1937 doğumlu yönetmenin, Cehennemde Bir Pazar (A Sunday in Hell), Yıldızlar ve Su Taşıyıcıları (The Stars and The Water Carriers), Pelota, Hareket Filmi (Motion Picture) ve Çin Masa Tenisi (Chinese Ping-Pong) isimli belgeselleri gösterilecek.

Jorgen Leth’in Spor Sinemasındaki Parmak İzi Engelsiz Filmler Festivali’nde yazısına devam et

Bedenlerin Alışverişi Üzerine

‘Rekabet / Challengers’ bir tenis kortu görüntüsünü takiben gözlerini ateş bürümüş terli üç yüzün yakın plan görüntüsü ile açılıyor. Ardından duyulan huzurlu Henry Purcell ezgisi (İngiltere, İskoçya ve İrlanda kraliçesi II. Mary’nin doğum günü için bestelenmiş ‘Sound the Trumpet’, 1694) kazanma hırsı ve güç kontrolü üzerine amansız bir mücadele öncesinde duygularımızı dengeliyor.

İtalyan usta Luca Guadagnino kendisi ile tanıştığımız 2009 yapımı ‘Benim Adım Aşk / Io Sono L’Amore’den beridir aşkın, cinselliğin o karanlık dehlizlerinde gezinmeyi sürdürüyor. Justin Kuritzkes’in ustalıklı senaryosundan perdeye aktarılan ‘Rekabet’ görünürde üç başarılı tenisçinin 13 yıla yayılan tutkulu serüvenini ilk gençlik yıllarından başlayarak anlatıyor. Krolonojik bir inceleme değil yalnız bu. Kuritzkes’in metni geçmiş ile bugün arasında tenis maçı izliyormuş hissi veren hareketli ve hareketli bir kurgu üzerinden ilerliyor.

New Rochelle, New York’ta düzenlenen tek erkekler maçında karşı karşıya gelen Patrick Zweig (Josh O’Connor) ile Art Donaldson’ın (Mike Faist) Stanford’daki yatılı günlerinden ranza komşuları olduğunu öğreniyoruz. Aynı okulun kızlar takımında fırtına gibi esen Tashi Duncan’la (Zendaya) 13 yıl önce bir turnuvada tanıştıklarında genç kız iki oğlanın aklını başından almıştır. Zaman içinde kariyerinde daha başarılı yol alan Art ile yakınlaşan ve onunla evlenen Tashi, talihsiz bir sakatlık sonucu spor hayatını bırakmak zorunda kalınca kazanma hırsını kocasının başarısı üzerinden diri tutma peşindedir. Otuzlu yaşlarında aynı turnuvada karşı karşıya gelen tenisçiler bir güç oyununa girişirler. Tashi açık açık kazananla birlikte olacağını deklare etmiştir ancak önemli olan yalnızca kazanmak mıdır.

Guadagnino bir spor draması görünümü altında ilişkilerin baştan çıkarıcı, oyunbaz tabiatının filmini çekmiş. Tenis oyunundan hareketle ilişkileri neşter altına yatırmak, üç bireyin birbirlerine duydukları arzuyu şehveti irdelemek istemiş. Yönetmen karakterlerin bastırdıkları şehvet ve seks arzularını tenis kortundaki tutku ve ihtirasları ile açığa çıkarmayı hedefliyor. Bedenin kırılganlığı kadar hareketliliğini, vücutların karşılıklı iletişimini perdeye taşıyor. Bu yüzden oyunun inceliklerinden ziyade terli sporcu bedenlerinin alışverişi ile ilgileniyor. Bakışlar ve beden dili üzerinden ilerliyor.

Genç insanların kort dışında ulaşamadıkları cinsel tatmini maç sırasında yakalayışlarının izinde, Guadagnino duyguları görsel açıdan olduğu kadar işitsel olarak da ifade etme peşinde. Taylandlı Sayombhu Mukdeeprom’un çarpıcı görüntü çalışması eşliğinde bir tenis maçı kurgusunda ilerleyen hikâyeye Trent Reznor ile Atticus Marcus’un vurucu tekno müziği eşlik ediyor. Nefes almaya ihtiyaç duyduğumuz sahnelerde ise üçlü birlikteliğin cinsel şifrelerini, iki oğlanın bastırılmış duygularını, Art’ın otorite karşısında kırılganlığını, Tashi’nin tahakküm tutkusunu mikroskop altına yatırıyor İtalyan sinemacı.

Son olarak ‘Dune’da izlediğimiz Zendaya, uzun soluklu TV dizisi ‘The Crown’un ardından geçtiğimiz yıl Cannes’da ‘La Chimera’ ile dikkatleri çekmiş olan İngiliz asıllı O’Connor ve Spielberg imzalı ‘Batı Yakasının Hikâyesi / West Side Story’nin on parmağında on marifetli oyuncusu Faist’in filmin üç tutkulu genç bireyini başarıyla canlandırdığı ‘Rekabet’ çok katmanlı yapısıyla yılın en iyi filmlerinden biri olarak izlenmeyi hak ediyor.

(05 Mayıs 2024)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

İsimsiz Kahramanların Şerefine

‘Dublör / The Fall Guy’ sinemada dijital efektlerin yaygınlaşmasıyla gözden düşen meslek grubuna ithaf edilmiş. Kendisi de dublör takımından olan ve 2014 yapımı ‘John Wick’ ile yönetmenliğe geçen David Leitch adrenalin yüklü aksiyon filmi yapımcılığının heyecan verici dünyasında doğrudan edindiği deneyimi ve benzersiz bakış açısını perdeye taşıdığı filminde sette geçirdiği ölümcül kazanın ardından izini kaybettiren tecrübeli dublör Colt Seavers’ın (Ryan Gosling) öyküsünü anlatıyor.

Hayatının aşkı yönetmen yardımcısı Jody (Emily Blunt) ile birlikte hayallerinin mesleğini icra eden genç adam yüksekten düşüp omurgasını parçaladığı kaza sonrasında kurşun geçirmez olmadığının farkına varmış ve hayata küsmüştür. Vale olarak çalıştığı Meksika restoranından 18 ay sonra tekrar setlere dönmeyi işbilir yapımcı Gail’in (Hannah Waddingham) ısrarı, biraz da aylardır arayıp sormadığı eski sevgilisinin ilk yönetmenlik denemesinde çalışmak için kabul eder. ‘Kovboylar ve Uzaylılar / Cowboys & Aliens’ ve ‘Çöl Gezegeni / Dune’ gibi filmlerin eğlenceli parodisi görünümündeki kozmik aşk destanı ‘Metal Fırtınası’ adlı yapımda, Guiness Rekorlar Kitabı’na geçmeye aday arabayla 8,5 takla atma benzeri türlü numara çekerek aksiyon alemine dönüş yapar. Filmin global şöhreti Tom Ryder (Aaron Taylor – Johnson) sırra kadem bastığında Colt’tan onu 48 saat içinde bulup sete getirmesi istenir. Sidney’e uçan korkusuz dublörümüzü hain bir tuzak beklemektedir oysa.

Özgün adını başrolünü Lee Majors’un oynadığı ‘80’li yılların ünlü TV dizisinden alan film, ‘Deadpool 2’ ve bir dönem dublörlüğünü yaptığı Brad Pitt’in başrolde olduğu geçtiğimiz yılın ilgiye değer aksiyonu ‘Suikast Treni / Bullet Train’ yönetmeninin tüm birikimini ustaca ortaya koyduğu akıcı ve eğlenceli bir seyirlik olmuş. Senaryosu David Pearce tarafından kaleme alınan yapım ilk yarısında Gosling ile Blunt’ın tutmuş kimyasından destek alarak klasik Hollywood’un altın çağından ‘screwball güldürüleri’nin izini sürüyor. İkinci bölüm ise araba takip sahneleri ve ustalıklı dövüş koreografisiyle aksiyon emektarlarının gözüpek numaralarından bir demet sunuyor. Bu arada türün CGI salgını öncesi ünlü klasiklerinden ‘Kaçak / The Fugitive’, ‘Son Mohikan / The Last of the Mohicans’, ‘Thelma ve Louise’ gibi kimi örnekler saygıyla anılıyor.

‘Dublör’ eski usul aksiyon filmlerinin izinde keyifli bir sinema tadı veriyor. Ustalıklı kurgusu, zeki esprileri, nostaljik bölünmüş ekran sahneleri, finalde Jason Momoa benzeri türlü sürprizleriyle ilgi çekiyor. Miami Vice dublör takımı tişörtü ile boy gösteren Gosling, ‘Barbie’den sonra bu kez Ken’in aksiyon figürü versiyonuyla şöhretini perçinliyor. The Kiss’in ünlü disco hiti ‘I was made for loving you’ kavga gürültü arasında yaşam bulan romantik aşkın sözcülüğünü yapıyor.

(04 Mayıs 2024)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Armağan Şenol’u Kaybettik

Türk orkestra şefi ve şarkıcı Armağan Şenol, 27 Nisan 2024 Cumartesi günü hayatını kaybetti. Sinemamıza çocuk yıldız olarak giren Parla Şenol’un babası olarak da tanınan sanatçı, müzik yaşamına delikanlılığında İzmir’de şarkı söyleyerek başladı. Ünlü tiyatro oyuncuları Necdet Mahfi Ayral ile Jeyan Mahfi Tözüm’ün akrabası olan Armağan Şenol, Çile ve Ebediyete Kadar adlı iki adet sinema filminde de rol aldı. Armağan Şenol’un cenazesi, 30 Nisan 2024 Salı günü öğle vakti Üsküdar Şakirin Camii’nde kılınacak cenaze namazını müteakip toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

26 Nisan’da 27. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin Basın Toplantısı Gerçekleştirildi

09 – 16 Mayıs 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan 27. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu yıl, İranlı şair ve yönetmen Füruğ Ferruhzad’dan esinle “Daha Fazlası, Daha Azı Değil: Sen Uçuşu Hatırla” temasıyla izleyicilerle buluşarak tüm olumsuzluklara karşın yılmadan, umutsuzluğa kapılmadan verilen kadın mücadelesini hatırlatmayı amaçlıyor. Yeni adı Kült Kavaklıdere olan eski Kavaklıdere Sineması’nda yapılacak festivalin sözel bölümünü oluşturan söyleşi ve paneller ise Goethe – Institut’da yapılacak.

Tarot

Spenser Cohen ile Anna Halberg’in yönettiği ve Jacob Batalon, Alana Boden, Humberly Gonzalez ile Avantika Vandanapu’nun oynadığı Tarot, 03 Mayıs 2024’de TME Films dağıtımıyla Sony Pictures tarafından vizyona çıkarılıyor.
Tarot filmi Tarot falı okumalarının önemli bir kuralını ihlal eden bir grup arkadaşın başına gelenleri konu ediniyor. Başka birinin destesini asla kullanmamak şeklindeki kural pervasızca ihlal edildiğinde, lanetli kartların içinde sıkışıp kalmış korkunç bir kötülük serbest kalır. Birer birer kaderle yüzyüze gelen gençler, kartların öngördüğü gelecekten kaçmak için kendilerini ölüme karşı çok zorlu bir yarışın içinde bulurlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Şahsi Meselemiz: Merkez Üssü Hatay

Gürsel Ateş’in yönettiği ve Bülent Durgun, İskender Bağcılar, Emre Özmen ile Cezmi Baskın’ın oynadığı Şahsi Meselemiz: Merkez Üssü Hatay, 03 Mayıs 2024’de A90 Pictures dağıtımıyla Üsküdar Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Öğretmen olan Erzurumlu Baran’ın ataması Hatay’a yapılır. Yaşadığı yerden ayrılıp, mesleği için Hatay’a yerleşen Baran, geçip giden yıllar içerisinde Hatay’da evlenir, barklanır. Baran, yaptığı evliliğinin yıldönümü olan 06 Şubat’ta Hatay’da meydana gelen depremde hayatını kaybeder. Oğlunu kaybetmenin acısını yaşayan Baran’ın babası, Atatürk’ün ‘şahsi meselemiz’ dediği Hatay’ı terk etmez.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Instagram
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Bu Cuma Vizyona Girecek, Başrollerinde Furkan Andıç ve Buse Meral’i Buluşturan Cadı Filminin Galası Gerçekleşti

26 Nisan Cuma günü vizyona girecek, psikolojik gerilim türündeki Cadı filmi dün gece gerçekleşen galasında ilk kez seyirciyle buluştu. Başrollerinde Furkan Andıç ve Buse Meral’i bir araya getiren, hikâyesi ve dikkat çekici tanıtımlarıyla merakla beklenen filme izleyenlerden övgüler yağdı. Galada filmin müziklerinin canlı olarak çalındığı mini konserin yanı sıra filme özel hazırlanan ve dönemin ruhunu yansıtan kostümlerden oluşan bir defile gerçekleştirildi.

Bu Cuma Vizyona Girecek, Başrollerinde Furkan Andıç ve Buse Meral’i Buluşturan Cadı Filminin Galası Gerçekleşti yazısına devam et

BKM’nin Animasyon Filmi Küçük Don Kişot’un Maceraları Fransa’da Gösterime Girdi, İzleyenler Çok Eğlendi

Yediden yetmişe herkesin çok sevdiği kahraman Don Kişot’un torunu Alfonso Kişot’un hikâyesinin anlatıldığı Küçük Don Kişot’un Maceraları, 26 Nisan 2024 Cuma günü gösterime giriyor. Çocukların aileleri ile birlikte keyifli vakit geçirmesini sağlayacak film Türkiye’den önce Fransa’da gösterime girdi. Fransa’daki izleyicilerin beğenisini kazanan film için güzel yorumlar yapıldı.

Duygusal Gerçekçi: Back To Black

Yaşam(ınız)ı belirleyen çevrenizdir. Kiminle, nerede yaşıyorsanız öyle davranmaya, öyle düşünmeye başlarsınız. Ailede farklı, mahallede farklı, okulda, işte farklı olsanız da bir süre sonra zaman ve zemin sizi orayla buluşturur.

Amy Winehouse, duygusal, bir o kadar da şeffaf bir şarkıcıdır kendi mahallesinde. Her şeyiyle ortada, açıktadır; gizleyecek hiçbir şeyi yoktur. Kendine has sesiyle tarzını yansıttığı şarkıları giderek daha sevilir, şöhret basamaklarını hızla tırmanır. Örnek aldığı büyükannesi gibi keyifle yaşamak isterken bir aşk yolunu keser.

“Back To Black”, birbirini seven, ama uzun süre bir arada bulunamayan iki gencin öyküsü… Amy, Black’e (Jack O’Connel) ilk görüşte aşık olur. Birbirlerini severler, hatta evlenirler de… Bu ünlü şarkıcının hem yükselmesinin hem de düşüşünün temel nedenidir.

İlişkiniz sizi belirler. İçki içen, ama uyuşturucudan uzak duran Amy, Black’le ikisini birden yaşar. Bu, girişte değindiğimiz, mahallenin belirleyiciliğidir işte.

Şarkı yazmak ve şarkı söylemek bir insanın yaşamı olabilir mi? Evet, olur. Amy’nin hayatı sadece şarkılarıyla dolu. Duygularını, beklentilerini, umutlarını, hüznünü şarkılarıyla yaş(at)ıyor. Böylesine müzik dolu biri… Hiçbir şey umurunda değil. Filmde de bu açıkça, hatta altı çizilerek vurgulanıyor. Böylesine tutkulu, duygusal birinin bu serüveni uzun süre taşıyamayacağını hissediyorsunuz. Filmde kötü biri yok. Herkes kendince ve ilginçtir alabildiğine rahatlıkla oynuyor. Herkes iyi niyetli, ama gidişatı değiştirebilme şansı elde edemiyor.

Back To Black bir yaşam öyküsü, bir biyografik film değil. Back To Black, müzik yaşayan birinin şarkıları eşliğinde neleri yaptığının öyküsü; sadece açılan bir pencere yaşama. Marisa Abela, sadece Amy’e benzerliğiyle değil sesini kullanarak sivriliyor. Benimsemiş rolünü ve başarmış. Aslına bakarsanız, babası, büyükannesi ve sevgilisi de alabildiğine başarılı. Müzik zaten taşıyor sizi. Back To Black ki, ödüller de alan, kulaklarımızdan silinmeyen şarkılardı; sözlerinin ve ezgisinin eşliğinde duygularını da yaşıyoruz.

03 Mayıs’tan başlayarak gösterimde…

(02 Mayıs 2024)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Engelsiz Filmler Festivali, Çocuklar İçin Seçkisiyle Sinemayı Keşfe Çağırıyor

Engelsiz Filmler Festivali bu yıl onikinci kez izleyicilerle buluşuyor. Festival, çocuk izleyicilerin hayal güçlerini geliştirmeleri amacıyla Endre Lund Eriksen ve Daniel Damm’ın Ev Ofis, Lena von Döhren ve Eva Rust’un Gölet, Janice Nadeau’nun Harvey, Jan Mika’nın Kaz, Anne Sophie Gousset ve Clement Ceard’ın Kız Kardeşler Arasında, An Vrombaut’un Saklambaç, Bram Algoed’un Sandıkta Ne Var? filmlerine Çocuklar İçin seçkisinde yer verecek.

Engelsiz Filmler Festivali, Çocuklar İçin Seçkisiyle Sinemayı Keşfe Çağırıyor yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Her Savaş Yıkımdır, Ölümdür: İç Savaş

Savaşlar neden çıkar? Örneğin siz, neden savaşırsınız (veya neden savaşa karşısınız?) Ülkeler arası savaşlar, iki ülkenin egemenliğini belirlemek için çıkarılırken iç savaşlar kimin egemenliği için çıkıyor? Benzeri onlarca soru sorulabilir. Ütopya güzellikleri, mutlulukları, ferah bir yaşamı anlatıyorsa distopya tam tersine, şiddeti, çirkinlikleri, zorlukları ve daha da kötüsü “yaşamın bitişi”ni anlatıyor. Bu kez “İç Savaş”ta, aslında pek de uzak … Devamı… »

Son Yılların Parlayan Genç Oyuncularından Buse Meral İlk Sinema Filmi Cadı ile Seyircinin Karşısına Çıkacak

Başrollerinde Furkan Andıç ve Buse Meral’in yer aldığı Cadı filmi 26 Nisan’da izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Filmde Cadı söylentilerinin ardındaki gizemi çözmeye çalışan Fikriye karakterine hayat veren Buse Meral, Cadı’yı ve karakteriyle ilgili görüşlerini paylaştı: “Filmimizde Fikriye’yi canlandırıyorum. Fikriye, iyi eğitim almış, okumaya meraklı, ailesini kaybetmiş ve aile hasreti çeken, 20 yaşlarının ortalarında genç ve dul bir kadın.”

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu